Çoğunluğa uyum, psikolojik tepkisellik ve kolektivizm: Aşısızları aşılanmaya nasıl teşvik edebiliriz?

Aşılanma birkaç açıdan ikilemleri içinde barındıran bir konu. Salgın hastalıklara karşı aşılardan daha etkili bir yöntem henüz bulunmuş değil. Kitlesel bağışıklığın kazanılmasıyla salgın hastalıkları önleyebiliyoruz, bunun tek yolu da toplumun büyük bir kesiminin aşılanmasından geçiyor. Aksi takdirde bir yılı aşkın süredir hayatımızda olan COVID-19 salgının getirdiği ekonomik, sosyal ve psikolojik darbeleri almaya devam edeceğiz. Hükümetler de bireyler de bir an önce salgın öncesi hayata, eski “normal”e dönmeyi arzulasalar da ikilem tam da burada başlıyor: Bu zamana kadar evrimleşen ve modern toplumlar tarafından titizlikle korunmaya çalışılan etik ilkeler gereği hiçbir bireye rızası olunmadan aşı yaptırılamıyor. Dolayısıyla kitlesel bağışıklığın önündeki engel aşının bulunması veya aşı tedariği gibi teknik sebeplerin ötesinde, bazı grupların aşılanmaya karşı kararsız olmaları veya aşı karşıtı olmaları. Etik değerlere zarar vermeden bu ikilemi çözebilmek ise son zamanlarda yapılan araştırmaların ve politikaların konusu oldu. 

Aşı Kararsızlığı Projesi’nin bir önceki çalışmasında aşılanmaya teşvik edecek faktörleri kültürler arası karşılaştırma yaparak incelemiştik. Türkiye, Amerika ve İngiltere’de yapılan çalışmanın sonuçlarını karşılaştırdığımızda sağlık riskine olan yakınlık, prestijli kişilerin aşı yaptırmaya öncülük etmesi ve çoğunluğa uyma eğilimi gibi faktörlerin etkili olduğunu gördük. Ancak bu faktörlerin etkisi kültürden kültüre değişiklik göstermekteydi. Sonuçlara göre Türkiye gibi toplulukçu kültürlerde çoğunluğa uyma eğilimi diğer kültürlere oranla daha etkili olduğunu tespit ettik.  Geçtiğimiz günlerde yayınlanan makalemizde (https://psyarxiv.com/5qc3z/)  Türkiye özelinde çoğunluğa uyma eğiliminin aşılanma üzerindeki etkisini daha yakından inceledik. 

Çoğunluğa Uyum ve Çoğunluğun Menfaati İkilemi

Çoğunluğa uyma eğilimi bireylerin başkalarından öğrenme ve çoğunluğun davranış örüntülerini taklit etme anlamına gelen evrimsel davranışlarımızdan biridir (Asch 1956). Evrim bilimcilere göre sosyal hayattaki değişim çok hızlı olmadıkça bireyler çoğunluğa uyma eğilimi gösterirler, aksi halde bu öğrenme süreci hatalı işler (Boyd & Richerson 1985; Henrich & Boyd 1998). Örneğin, Covid-19 salgının hızla yayılması ve aşıların geliştirilmesi insanlık tarihi değerlendirildiğinde çok kısa bir süre içerisinde gerçekleşmiştir. Kısa süre içerisinde ortaya çıkan birçok belirsizliği içeren salgın, aşıların etkisinin ve yakın gelecekteki potansiyel yan etkilerinin tam olarak bilinmemesi aşı kararsızlığını da tetikleyen nedenler arasında sayılabilir (Salali & Uysal 2020). Çoğunluğa uyma eğilimli kültürlerde, çevrelerindeki insanların davranışlarını taklit etme eğiliminde olan bireyler aşı olmaya daha istekli olabilirler (Salali & Uysal 2021a). Ancak çoğunluğa uyma eğilimi sürü bağışıklığını getirecek nihai çözüm gibi görünse de bir dilemmayı içinde barındırır (Bauch & Earn 2004), belli bir aşılanma eşiği geçtikten sonra bazı bireyler “aşılanmış” gibi davranabilir veya aşılanmadan kaçınabilirler. Bir başka deyişle, çoğunluğa uyma eğilimi toplumun yüzdelik aşılanma oranının artmasına katkıda bulunur, fakat bununla birlikte belirli bir oranın geçilmiş olması kimi bireylere “herkesin zaten aşılandığı” ve sürü bağışıklığının kazanıldığı algısını verebilir. Bu nedenle, bazı bireylerin aşıların potansiyel olumsuzluklarından (öngörülemeyen yan etkiler gibi) kaçınmak için “aşılanmış” gibi davranmalarına yol açabilir (Ibuka et al. 2014). Henüz öngörülemeyen bir salgın için bireylerin bu algısı hastalığın yayılmasına ve yeni varyasyonların oluşmasına neden olabileceği için önem taşımaktadır.

Psikolojik Tepkisellik ve Kolektivizm

Peki çoğunluğa uyum aşı kararsızlarını her koşulda aşılanmaya teşvik eder mi? Bireyleri sosyal uyuma daha yatkın veya daha mesafeli hale getiren bazı psikolojik tutumların olduğu bilinmektedir. Örneğin bazı bireyler toplumun genelinden farklı olma düşüncesine o kadar bağlı olurlar ki toplumun çoğunluğunun aksine hareket etmek onlar için daha çekici hale gelir (Imhoff & Erb 2009). Psikolojik tepkisellik olarak adlandırılan bu tutuma sahip bireyler, diğerlerinden tavsiye almayı veya sosyal normlara uymayı özgürlüğe bir saldırı olarak görebilirler. Komplo teorilerine inanç ve aşı kararsızlığı ile ilişkili bulunan (Hornsey ve ark. 2018; Salalı ve Uysal, 2021) bu kavram aşılanmaya yönelik bir dirence işaret ediyor olabilir. Psikolojik tepkiselliğin aksine, aşı kabulünü arttırma potansiyeli olan bir başka psikolojik tutumdan bahsedeceğiz: Kolektivizm. Kişisel başarıdan ziyade grubun kazancını dikkate alan bireylerin aşı kabulü ile ilgili toplum yararına karar alması pek de şaşırtıcı olmayacaktır.

Çalışmamızda bu faktörlerin henüz aşı olmamış bireyleri aşılanmaya teşvik edip etmeyeceğini çevrimiçi bir deney düzeneği yardımı ile katılımcılara yaşadıkları ilçelerde iki doz aşı olan bireylerin yüzdelerini üç farklı düzeyde (%30-60-90) vererek inceledik. Çoğunluğa uyumun aşılanmamış bireylerin aşı kabulünde daha önce bahsettiğimiz dilemmaya uygun şekilde gözleneceğini varsaydık: Oran bakımından daha düşük yüzdelerde, çoğunluğa uyumun etkili olması için yeterli sayıda insan olmayacağı, ara yüzdelerde uyum etkisinin aşı kabulündeki artışa katkıda bulunacağı, ancak daha yüksek yüzdelere gelindiğinde, sürü bağışıklığına yaklaşılması nedeniyle henüz aşı olmamış kişilerin aşı kabulünde azalma olacağını düşünüyorduk. Ancak beklentimizin aksine, araştırma sonuçları bu etkinin anlamlı olmadığını gösterdi. Bir önceki çalışmamızda aşı kararsızlığı olan bireyler için en etkili teşvik mekanizmasının arkadaşlar ve aile üyelerinin aşılanması olduğunu rapor etmiştik (Salalı & Uysal, 2021); dolayısıyla bu sonuçlar kişilerin yaşadıkları ilçelerdeki aşılanma bilgisinin yakın sosyal çevrede aşı olan kişilerin aşılandığını gözlemlemesi kadar etkili olmaması ile açıklanabilir. Bunun yanında, aşı istatistiklerini takip etmek maske-mesafe gibi yöntemlere kıyasla somut ve gözlenebilir bir yöntem değildir, bu sebeple çoğunluğa uyum ile ilişkisine dair net bir yorum yapmak daha zordur.

Çoğunluğa uyum, çoğu ülkede yürütülen teşvik kampanyaları için en çok faydalanılan sosyal psikolojik yaklaşım olsa da birey bazında çoğunluğa uyum mekanizmaları için daha heterojen bir yapı olduğunu görmekteyiz (Efferson ve ark. 2020). Araştırmada incelediğimiz diğer değişkenler olan kolektivizm ve psikolojik tepkiselliğin bu heterojen yapıyı daha iyi açıkladığını söyleyebiliriz. Nitekim, psikolojik tepkisellik daha düşük düzey aşı kabulüne işaret ederken, kolektivizmin daha yüksek düzey aşı kabulü ile ilişkili olduğunu gözlemledik. Bir diğer tahminimiz, psikolojik tepkisellik düzeyi yüksek olan bireylerin başkalarının aşılanma davranışlarından daha az etkileneceği, kolektivizm düzeyi yüksek olan kişilerin ise tam tersi bir eğilim sergileyeceğiydi. Aynı zamanda bu iki değişkenin çoğunluğa uyum ile yarattığı etkileşimin aşı kabulünü de öngörmesini bekliyorduk. Psikolojik tepkisellik bu anlamda beklediğimiz sonucu vermedi; fakat kolektivizm düzeyi yüksek olan ve ilçelerinde yaşayan bireylerin %60’ının çift doz aşılı olduğu bilgisini alan aşısız kişiler en yüksek aşı kabulüne sahip olarak bulundu.

Bu sonuçları nasıl yorumlayabiliriz? 

Öncelikle, aşı teşvik kampanyaları için en sık faydalanılan çoğunluğa uyum etkisinin tek başına etkili bir aşı teşvik stratejisi olmadığını, daha kitlesel bir etki yaratabilmek adına birey bazında aşı kabulünü etkileyebilecek diğer psikolojik tutumların yol gösterici olabileceğini söylemek mümkün. Bu araştırma özelinde, kişinin başkalarının ikna etme girişimlerini özgürlüklerine müdahale olarak görme derecesinin (psikolojik tepkisellik), henüz aşılanmamış bireylerin aşılama niyetinde çoğunluğa uyuma kıyasla daha büyük bir rol oynadığını görüyoruz. Gözlemlerimiz, psikolojik tepkiselliğin genel komplo inanışlarını ve  COVID-19 komplolarına olan inancı da öngördüğünü gösteriyor (Salali ve ark. yayınlanmamış ?…). Komplo inanışlarının bir yönü, çoğunluğun görüşüne alternatif açıklamalar sunmaları ve bu inanışlara sahip kişilerin benzersiz olma ihtiyacını karşılamalarıdır (Imhoff & Lamberty 2017). Bireyin benzersiz olma ihtiyacının sosyal etkiyi baltalaması ve uygunsuzlukla sonuçlanması bu bakımdan şaşırtıcı değildir (Imhoff & Erb 2009). Komplo inanışları ile benzersizlik arayışı ve komplo inanışları ve tepkisellik arasındaki pozitif ilişkiler, yüksek tepkisellik gösteren kişilerin (özellikle büyük bir aşı kampanyası olduğunda) toplumun geneli ile uyumsuzluklarının bir ifadesi olarak aşılanmayı reddedebileceklerini göstermektedir. Psikolojik tepkiselliğin aksine, COVID-19 aşısı olma olasılığının kolektivizm düzeyi fazla olan aşısız kişilerde daha yüksek bulunması; grubunun kazancına -salgın dönemi için sağlığına- önem veren kişilerin tereddüt etseler de aşı yaptırmayı düşünmelerinin mümkün olduğuna işaret edebilir. Bunun yanında, kolektivizm düzeyi yüksek aşılanmamış kişilerin çoğunluğa daha fazla uyum göstermesi, toplulukçu kültürlerde çoğunluğa uyum etkisinin daha büyük bir etkiye sahip olduğunu rapor eden araştırma sonuçları ile uyumludur (Muthukrishna & Schaller 2020). 

Bulgularımız, Türkiye’de halihazırda iki doz COVID-19 aşısı olanların yüzdesini güncel olarak paylaşmanın, aşılamaya teşvik için yeterli olmayabileceğini gösteriyor. Özellikle psikolojik tepkisellik ve kolektivizm gibi tutumların aşı kabulü ile ilişkisi göz önüne alındığında, “herkese uyan” bir stratejinin varolmadığını söyleyebiliriz. Bu bakımdan, aşı kampanyaları üretilirken öncelikle o toplumun psikolojik özelliklerinin iyi analiz edilmesi ve bu özelliklere uygun stratejilerin benimsenmesi daha iyi sonuçlar verebilir. Örneğin, Türkiye’de, çift aşılıların yüzdesi ile ilgili istatistiklerin kullanılmasını teşvik edici bulmayan kişiler için grup yararının vurgulanması (“aşınızı olun ve toplum sağlığının korunmasına katkıda bulunun”) daha iyi bir dürtü yaratabilir. Ancak aynı mesaj, psikolojik tepkiselliği fazla olan kişiler için herhangi bir değişikliğe neden olmayabilir, nitekim bu kişiler bireysel özgürlüğün vurgulandığı mesajlara daha fazla ilgi gösterecektir. Bu nedenle topluma sunulan aşı kampanyalarının tek bir stratejiye bağlı kalmaması, daha fazla kişiye ulaşması bakımından önem taşımaktadır.

KAYNAKLAR

Asch, S. E. (1956). Studies of independence and conformity: I. A minority of one against a unanimous majority. Psychological Monographs: General and Applied, 70(9), 1. 

Bauch, C. T., & Earn, D. J. D. (2004). Vaccination and the theory of games. Proceedings of the National Academy of Sciences of the United States of America, 101(36), 13391–13394.


Boyd, R., & Richerson, P. J. (1985). Culture and the Evolutionary Process, Chicago: University of Chicago Press.


Efferson, C., Vogt, S., & Fehr, E. (2020). The promise and the peril of using social influence to reverse harmful traditions. Nature Human Behaviour, 4, 55–68. 

Henrich, J., & Boyd, R. (1998). The evolution of conformist transmission and the emergence of between-group differences. Evolution and Human Behavior, 19(4), 215–241.


Hornsey, M. J., Harris, E. A., & Fielding, K. S. (2018). The psychological roots of anti-vaccination attitudes: A 24-nation investigation. Health Psychology, 37(4), 307–315.


Ibuka, Y., Li, M., Vietri, J., Chapman, G. B., & Galvani, A. P. (2014). Free-riding behavior in vaccination decisions: An experimental study. PLoS ONE, 9(1), 1–9.

Imhoff, R., & Erb, H. P. (2009). What motivates nonconformity? Uniqueness seeking blocks majority influence. Personality and Social Psychology Bulletin, 35(3), 309–320.

Imhoff, R., & Lamberty, P. K. (2017). Too special to be duped: Need for uniqueness motivates conspiracy beliefs. European Journal of Social Psychology, 47(6), 724–734.


Muthukrishna, M., & Schaller, M. (2020). Are Collectivistic Cultures More Prone to Rapid Transformation? Computational Models of Cross-Cultural Differences, Social Network Structure, Dynamic Social Influence, and Cultural Change. Personality and Social Psychology Review, 24(2), 103–120. 

Salali, G. D., & Uysal, M. S. (2020). COVID-19 vaccine hesitancy is associated with beliefs on the origin of the novel coronavirus in the UK and Turkey. Psychological Medicine, 1–3. Salali, G. D., & Uysal, M. S. (2021). Effective incentives for increasing COVID-19 vaccine uptake. Psychological Medicine, 1–3.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir